13 Ağustos 2010 Cuma

Dış borçlanma ve Dış Borçlanmada Sınır



Tanım

1980’li yıllardan itibaren uluslararası borç sorununun ve çok borçluluk kavramlarının giderek daha ağırlıklı olarak gündemi isgal etmesi, dıs borçların aynı bazda izlenmesi ve bunun standart hale getirilmesi gereğini ortaya çıkarmıstır. Bu çerçevede Dünya Bankası, BIS, IMF, OECD gibi uluslararası kuruluslar dıs borç verilerinin standart hale getirilmesini sağlamak amacıyla, 1984 yılında ortak bir çalısma grubu kurmustur.Bu çalısma grubunun 1988 yılında önerdiği ve ülkemizde de Hazine Müstesarlığı tarafından kabul edilen dıs borç tanımı söyledir; Bir ülkenin belirli bir zaman dilimi içindeki gayri safi dıs borçları, o ülkede yerlesik olmayan kisilerden bir sozlesmeye dayanarak sağlanmıs olan kısa, orta ve uzun vadeli yukumlulukler toplamıdır.

Dıs Borcların Cesitleri

Dıs borclar cesitli acılardan tasnif edilebilirler; Bunlar icinde en cok kullanılan tasnifler borcları vadelerine, borclulara ve alacaklılara gore yapan tasniflerdir. Bu tasnif Dunya Bankasının kullandığı standart tasnife de uygundur. Dıs borcun vadesi, kredinin anlasma tarihi ile son anapara geri odemesinin yapıldığı tarih arasındaki suredir. Bu sure bir yıla esit veya bundan az ise kısa vadeli bir krediden, bir ile bes yıl arasında ise orta vadeli bir krediden, bes yıldan fazla ise uzun vadeli bir krediden soz ediyoruz demektir. Krediler borclularına gore ozel garantisiz borclar, kamu borcları ve kamu garantili borclar olarak sınıflandırılabilir. Ozellikle bir kamu kurulusunun borclu olduğu, ancak Hazine’nin garantor olduğu bu son durumda Hazine gizli bir yukumluluk altına sokulmaktadır. “Contingent Liabilities” olarak adlandırılan bu yukumluluklerin doğru ve tam olarak tespit edilebilmesi etkin borc yonetimi uygulamaları acısından son derece onemlidir. Alacaklılara gore borc tasnifinde ise resmi kaynaklı borclar ve ozel kaynaklı borclar ayrımı on plana cıkmaktadır. Resmi kaynaklı borclar cok yanlı ve iki taraflı olabilir. Ozel kaynaklı borclar ise ticari bankalardan sağlanan borclar, tahvil ihracları ve diğer borclar seklinde ayrıma tabi tutulmaktadır. Bu ayrımların dısında dıs borclar kullanım bicimine gore de proje ve program kredileri, serbest ve bağlı krediler, borc erteleme ve refinansman kredileri olarak sınıflandırılabilir. Ayrıca, para biriminin cinsine gore (Dolar,Euro, Yen vb.), borclanmanın hukuki statusune gore (askeri, siyasi, ekonomik, mali, teknik vb.) ve ihtiva ettiği bağıs payına gore (iceriğinde bir bağıs oğesi bulunduran imtiyazlı krediler veya iceriğinde bu oğenin yer almadığı imtiyazsız krediler gibi) cesitli sınıflandırmalara da rastlanmaktadır.

Dıs Borclanma Nedenleri

Gelismekte olan ulkelerin dıs finansmana veya dıs borclara ihtiyac duymalarının ardında bir cok neden sayılmakla birlikte bunlar arasından en cok dile getirilenler asağıda sıralanmıstır; Yetersiz ic tasarruflar, sanayilesme ve kalkınma cabalarının buyuk miktarda finansmanı zorunlu kılması, sanayi uretiminin buyuk olcude ara malı ithalatına dayalı olmasından dolayı dısa olan bağımlılık, dıs ticaret ve odemeler dengesi acıkları ve bunları finanse edebilecek ulusal doviz miktarının yetersiz kalması, askeri harcamaların zaman zaman buyuk boyutlara ulasması, kamu acıkları, yurt ici finansmanın yurt dısı finansmana nazaran pahalı olması, ekonominin kısa vadeli sermaye akımlarına acık olması, vadesi gelen dıs borcların yine dıs borclanmayla cevrilme zorunluluğu. Bu nedenlerin onemli kısmı ekonomik nedenler olmakla birlikte, etkileri bakımından sosyal problemlerle bağlantılıdır. Gercekten de başlı başına ekonomik bir olay gibi gorunen ekonomik kalkınmanın uzantısında ortaya cıkan sosyal sorunlar gormezlikten gelinemeyecek kadar onemlidir.Ote yandan dıs borcların dıs politikayla olan iliskisi, ozellikle resmi krediler bağlamında one cıkmaktadır. Kredi kullanıcıları bakımından daha cok ekonomik gerekcelere dayanan uluslararası finansman ve dıs kredi, kredi verenler bakımından bazen politik ve startejik amaclara hizmet edebilmektedir. Bu bakımdan dıs borclardaki politik unsur diğer butun ekonomik aktivitelerden daha belirgindir.

Dıs Borclanmanının Sınırı Sorunu

Hangi gerekcelerle yapılırsa yapılsın her ulke icin dıs borclanma miktarının doğal ya da uygun bir sınırının olduğu ve bu sınırın asılması durumunda borclanmanın o ulke icin faydadan cok bir maliyet unsuru haline geldiği genel olarak kabul edilmektedir. Boyle bir durumda borcların surdurulebilirliği tartısmaları da alevlenmektedir. Fakat kritik soru bu doğal borc sınırının nerede basladığıdır. Ulkeden ulkeye değisen bu sınır konusunda kesin bir tanımlama yapmak soz konusu olmamakla beraber bu konuyla ilgili genel bazı acıklamalara rastlanmaktadır. En genel anlamda dısarıdan borclanmanın gerekliliği ya da gecerliliği bu borclanmanın toplumsal fayda ve toplumsal maliyetlerinin karsılastırılması sonucu ortaya cıkacaktır. Buna gore faydasını maksimize etmeye calısan bir tuketici gibi devlet de borc almayı ancak, borclanmanın marjinal faydasının sosyal maliyetine esit olduğu noktaya kadar kabullenebilecektir. Maliyetlerin faydaları gectiği yerde borclanma devletin yuklenebileceği bir durum olmaktan cıkmaktadır. Bu fayda ve maliyetler, borclanan ulkenin bu borcu almakla toplumsal refahı nasıl ilerletebileceğine dayanmaktadır. Buradaki maliyet kavramının nominal faizler ve finansman faizlerinden daha genel bir anlam icerdiğini, bu bağlamda parasal olmayan bazı unsurları da kapsadığını gozden uzak tutmamak gerekmektedir. Gelismekte olan ulkelere sağlanan dıs kaynakların verimli sekilde kullanılabildiği bir ust sınırdan da sozedilmektedir. Buna gore, ekonominin verimliliğini arttırdığı surece dıs borclanmaya gidilmelidir. Fakat, dıs borclanma yoluyla sağlanan yatırım artısları “Azalan Verimler Kanunu’na” tabi olabilir. Yani her yeni yatırımın uretim hacminde sağladığı artıslar giderek azalır ve bir noktada bu artıslar dıs borcun odenmesi icin gereken anapara ve faizlerin altına inebilir. Bu sınırın otesinde borclanmayı surdurmek ekonomik acıdan net bir kayıptır. Diğer bir deyisle, Masetme Kapasitesi sınırından sonra borc alınması, ulke ici kaynakların dıs ulkelere aktarılması anlamına gelmektedir.

Devrim Emre Mutlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder